GEMİ İLE MYKONOS ve SANTORİNİ'Yİ KEŞFETMEK
Merhaba,
Biz 2014 Ağustos ayında gemi ile toplam üç günlük Mikonos, Santorini, Pire turu gerçekleştirdik.
Blogumu yeni açtığım için geç de olsa gitmek isteyenler için paylaşımda bulunmak istedim.
Yunan adaları Gemi turları genellikle Çeşme çıkışlı olduğu için İstanbul'dan gidecekler, hava yolu ile İzmir'e oradan havaalanından kalkan otobüslerle Çeşme'ye gidebilirler.Dönüşte de aynı istikamet izlenecektir.
1. GÜN:
Gemi öğleden sonra hareket ediyor
İlk durak Mykonos:
Mykonos'a vardığımızda akşam olmuştu ve hava kararmak üzereydi, gün batmadan, az da olsa adayı uzaktan seyretmek mümkün oldu. Mykonos dünya
çapında eğlence merkezi olduğu için burayı gece programı olarak görmek lazım. Mykonos dünyanın en kozmopolit ve farklı insanlarını göreceğiniz bir yer. Limanda çok lüks yatlar, adada çok önemli markalara ait mağazalar var. Ettrafınızda hiç görmediğiniz kadar, bakımlı kadın ve erkeler görebileceğiniz bir ada. Gemiden limana çıktıktan sonra gemiden satın aldığınız (ki öneririm) transfer bileti ile yarım saat ara ile sabaha kadar olan şehir-liman otobüs ringlerinden faydalanabilirsiniz. Burada gemi sabaha kadar kalıyor. Biz aile olarak gittiğimiz ve çocuklu olduğumuz için gemiye erken döndük. Ama eminim adada kalanlar sabaha kadar eğlenmişlerdir.
Biz Mykonos'un dar sokaklarında dolaştık, bol bol fotoğraf çektik, kalabalığın önümüzden aktığı bir cafede oturup bira içtik ve krep yedik. Ardından adanın yukarısında meşhur yel değirmenlerinin
olduğu sokağa gidip oradan denizi seyrettik ve tavernaların arasından gezerek sahile döndük. Sahildeki hediyelik eşya dükkanlarını dolaştık, hediyeler aldık. (Hediyelik eşyalarda Yunanistan'a özgü ahşap oymalı sapanlar var, öneririm)
Adada yıllar önce konan ve hala orada yaşayan bir Pelikan varmış. Bu pelikan adanın sembolü olmuş.
Pelikan, her zaman görünmüyor ama bazen sokaklarda rastlanabiliyormuş, malesef biz rastlamadık. Alışveriş, sahilde cafede oturup dondurmayeyip bira içtikten sonra biz gemiye döndük.
Ama Mykonos'u tek cümle ile anlatmak gerekirse şöyle derim: 'Dağıtmak mı istiyorsun? Mykonos'a git.'
2.GÜN:
İkinci Durak Santorini:
Gemi gece boyunca yol alarak sabah saatlerinde Santorini'ye varıyor. Adaya yaklaşırken mutlaka üst güverteye çıkıp adayı uzaktan seyretmenizi öneririm.
Santorini, volkanik tüf yapısı nedeni ile limanı olmayan bir ada. Yerleşim yerleri dağın tepesinde oldukça yüksekte yer alıyor.
Gemi açıkta demirledikten sonra 'tender' denen adaya ait teknelerle transfer sağlanıyor.
Santorini, biraz büyük bir ada, gezilecek yerlerine ulaşım için araç gerekiyor, Adayı gezmek için bir plan yapmak lazım.
Çeşitli seçenekler var;
Gemi içinde turlar da satılıyor. Biz turlardan sıkıldığımız ve aile olarak gezmeyi sevdiğimiz için kıyıya çıkınca bir yolunu buluruz diye yola çıktık. (İyi ki de öyle yapmışız, istediğimiz gibi gezdik.)
Santorini'de gemiden karaya çıkınca adaya ulaşılmış olmuyor, bir de yukarıya yani Thira şehrine çıkmak için bir ulaşım şekli daha bulmak gerekiyor. Neyseki teleferik var.
(Teleferikte çok sayıda cruise geldiğinde uzun kuyruklar oluyormuş, ama şansımıza biz hiç kuyruğa denk gelmedik) Hayatımda hiç bu kadar dik bir teleferiğe binmemiştim. Heyecandan binerken kafamı da vurdum zaten.
Diğer alternatif ulaşım aracı ise adanın sembolü ve ada insanlarının geçim kaynağı da olan katırlar. Katır üzerinde, merdivenlerden dolana dolana çıkmak da bir seçenek. Ancak bunu volkanik Santorini sıcağına dayanabileceklere, iskelet sistemi sağlam olan sofistike tutkunu gezginlere önerebilirim.
Katırlar, çocuklu bir aile için uygun bir yol kesinlikle değil.
Teleferikle yukarı çıktıktan sonra Santorini' ye iyi ki gelmişim diyeceksiniz. Bu ada bir muhteşemm dostum...
Hemen taleferiğin orada denizi tepeden gören bir cafeye oturup soğuk bir şeyler (Mesela adaya özgü biralardan biri) içmek en güzel başlangıç. Gezilecek çok yer var çünkü.
Biraz soluklandıktan sonra adayı bir uçtan bir uca nasıl dolaşacağız diye düşünmeye başladık.
Şu alternatifler var;
1) Şehir belediye otobüsleri ( ki saatlerini beklemek gerekir)
2) Atv kiralamak (çocuklu aileyiz, üstelik hava çok sıcak, cayır cayır yanarak yolda.. Hayır)
3-) Araba kiralamak. Biz biraz dolaştık rent a car lara baktık, hımm neden olmasın dedik. Biraz daha ara sokakta bir rent a car bulduk. Ana caddede bulunan rent a carlarda daha lüks araçlar vardı ve pahalıydı, burada daha küçük bir araba (Nissan Micra) bulduk ve fiyatı da caddedeki fiyatlara göre uygundu. ( Sanırım günlük, 65€ civarıydı).
Benim ehliyetim yanımızda olduğu için arabayı ben kullandım, ve çok keyif aldım, bu kiralama işinden çok memnun kaldık. (Araç kullanmak için sadece ehliyetin fotokopisini alıyorlar başka birşey yok)
Artık ada bizimdi ver elini beachler, yollar, Aia Köyü... derken harika bir gezi oldu.
Şöyle ki;
Akşam belli bir saate gemiye dönmek gerektiği için önce bir plan yaptık. Mutkala görmek istediğimiz yerleri seçtik ve sadece oralara gittik. Tek kelime ile muhteşem bir gezi oldu; iki tane ayrı beachte yüzdük.
Bunlardan biri dünyaca ünlü Black Beach' idi (Yunanca Kamari Plajı olarak biliniyor ama haritalarda falan Black Beach de yazıyor), simsiyah kumları olan bir beach. Yanınıza mutlaka terlik alın, çok sıcak, kuma basılmıyor.
Buradaki tüm restaurant ve cafelerde denizden çıktıktan sonra girip duş alabileceğiniz duşlar ve tuvaletler var, ücretsiz ve rahatça kullanabilirsiniz. (Turizm nasıl oluyormuş biraz Yunanlılar'dan öğrenmeliyiz.)
Muhteşem denizde yüzdükten sonra; cafelerden birine oturduk, kekik kokulu köftesiyle nefis hamburger, patates kızartması yedik. Donkey Santorini biralarımızı da içip biraz dinlendikten sonra, Adanın en önemli mekanını görmek üzere yola çıktık; Oia Köyü.
Oia Köyü;
Bu köy internette gördüğünüz Santorini fotoğraflarının çekildiği yer olarak tanımlayabilirim. Adanın en uç tarafında bulunuyor ve dünyanın en güzel sun set manzarası seyredildiği yerlerden biri.
Santorini; yollarda bol bol atv kullanan turistleriyle, sürekli devinim halinde bir ada...
Çeşit çeşit insanı, kekik kolulu rüzgarı, üzüm bağları ve fıstık ağaçları, bütün evlerde pembe bembe begonvil çiçekleri, yolda giderken aniden
sizi bulutların üzerine çıkaran sürprizlerle dolu yolları, mavinin en güzel tonu denizi, mavi kubbeli irili ufaklı kiliseleri, Yunanistan'a özgü olarak dışarıda ve çok sayıda çanı olan kiliseleri, bembeyaz evleri, çivit mavisi boyalı kapı pencereleri, çeşit çeşit sanat galerileri ve hediyelik eşyalar satan dükkanları, mutlu insanları, kibar satıcıları, aniden karşınıza çıkan sanatçıları, muhteşem beachleri ve lezzetleri ile bu ada bir masal diyarı gibi..
Unutamacağım bir yer Santorini...
Neyse, devam edelim..
Oia Köyü'nde sunset izlendi, dar sokaklarında dolaşıldı, dünya halklarına karışıldı, yendi içildi, ardından tekrar Thira şehrine dönüldü ve araç teslim edildi. Akşam üzeri teleferikle tekrar sahile inildi ve tenderler ile gemiye geri dönüldü... Maalesef Santorini bitti..
Gemiye geri dönerken tender kaptanının ayakları ile dümeni kullanması da ayrı bir 'inci caps' durumu oldu...
3. GÜN PİRE LİMANI (ATİNA) :
Akşam gemi yola çıktı, doğru Pire Limanı'na.
Limana sabah varılıyor.
Pire, Atina'ya yaklaşık 15-20 km uzaklığında küçük bir liman kasabası. Gemi, turun son günü burada duruyor. Böylece Atina ve Akropol'ü gezebilmek, tavernada Yunan lezzetlerini tatmak için de yeterli zaman oluyor.
Atina'yı başka bir yazıda anlatacağım için burada çok bahsetmiyorum.
Görüşmek üzere..
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Biz 2014 Ağustos ayında gemi ile toplam üç günlük Mikonos, Santorini, Pire turu gerçekleştirdik.
Blogumu yeni açtığım için geç de olsa gitmek isteyenler için paylaşımda bulunmak istedim.
Yunan adaları Gemi turları genellikle Çeşme çıkışlı olduğu için İstanbul'dan gidecekler, hava yolu ile İzmir'e oradan havaalanından kalkan otobüslerle Çeşme'ye gidebilirler.Dönüşte de aynı istikamet izlenecektir.
1. GÜN:
Gemi öğleden sonra hareket ediyor
Akşam üzeri Mikonos'a yaklaşırken. |
Mykonos'a vardığımızda akşam olmuştu ve hava kararmak üzereydi, gün batmadan, az da olsa adayı uzaktan seyretmek mümkün oldu. Mykonos dünya
çapında eğlence merkezi olduğu için burayı gece programı olarak görmek lazım. Mykonos dünyanın en kozmopolit ve farklı insanlarını göreceğiniz bir yer. Limanda çok lüks yatlar, adada çok önemli markalara ait mağazalar var. Ettrafınızda hiç görmediğiniz kadar, bakımlı kadın ve erkeler görebileceğiniz bir ada. Gemiden limana çıktıktan sonra gemiden satın aldığınız (ki öneririm) transfer bileti ile yarım saat ara ile sabaha kadar olan şehir-liman otobüs ringlerinden faydalanabilirsiniz. Burada gemi sabaha kadar kalıyor. Biz aile olarak gittiğimiz ve çocuklu olduğumuz için gemiye erken döndük. Ama eminim adada kalanlar sabaha kadar eğlenmişlerdir.
Mikonos'un dar, taş sokakları. |
Yel değirmeni gece ışıklandırma olmadığı için böyle görünüyor. |
Adada yıllar önce konan ve hala orada yaşayan bir Pelikan varmış. Bu pelikan adanın sembolü olmuş.
Pelikanı magnetlerde gördük. |
Ama Mykonos'u tek cümle ile anlatmak gerekirse şöyle derim: 'Dağıtmak mı istiyorsun? Mykonos'a git.'
Klasik bir Santorini fotoğrafı |
İkinci Durak Santorini:
Gemi gece boyunca yol alarak sabah saatlerinde Santorini'ye varıyor. Adaya yaklaşırken mutlaka üst güverteye çıkıp adayı uzaktan seyretmenizi öneririm.
Gemi yaklaşırken Santorini'nin uzaktan görünüşü Yerleşim yerleri çok yüksekte. |
Gemi açıkta demirledikten sonra 'tender' denen adaya ait teknelerle transfer sağlanıyor.
Santorini, biraz büyük bir ada, gezilecek yerlerine ulaşım için araç gerekiyor, Adayı gezmek için bir plan yapmak lazım.
Çeşitli seçenekler var;
Gemi içinde turlar da satılıyor. Biz turlardan sıkıldığımız ve aile olarak gezmeyi sevdiğimiz için kıyıya çıkınca bir yolunu buluruz diye yola çıktık. (İyi ki de öyle yapmışız, istediğimiz gibi gezdik.)
Santorini'de gemiden karaya çıkınca adaya ulaşılmış olmuyor, bir de yukarıya yani Thira şehrine çıkmak için bir ulaşım şekli daha bulmak gerekiyor. Neyseki teleferik var.
teleferik |
Diğer alternatif ulaşım aracı ise adanın sembolü ve ada insanlarının geçim kaynağı da olan katırlar. Katır üzerinde, merdivenlerden dolana dolana çıkmak da bir seçenek. Ancak bunu volkanik Santorini sıcağına dayanabileceklere, iskelet sistemi sağlam olan sofistike tutkunu gezginlere önerebilirim.
adanın sembolü katırlar |
Teleferikle yukarı çıktıktan sonra Santorini' ye iyi ki gelmişim diyeceksiniz. Bu ada bir muhteşemm dostum...
Hemen taleferiğin orada denizi tepeden gören bir cafeye oturup soğuk bir şeyler (Mesela adaya özgü biralardan biri) içmek en güzel başlangıç. Gezilecek çok yer var çünkü.
teleferiğin oradaki cafenin manzarası |
Şu alternatifler var;
1) Şehir belediye otobüsleri ( ki saatlerini beklemek gerekir)
2) Atv kiralamak (çocuklu aileyiz, üstelik hava çok sıcak, cayır cayır yanarak yolda.. Hayır)
3-) Araba kiralamak. Biz biraz dolaştık rent a car lara baktık, hımm neden olmasın dedik. Biraz daha ara sokakta bir rent a car bulduk. Ana caddede bulunan rent a carlarda daha lüks araçlar vardı ve pahalıydı, burada daha küçük bir araba (Nissan Micra) bulduk ve fiyatı da caddedeki fiyatlara göre uygundu. ( Sanırım günlük, 65€ civarıydı).
kiraladığımız araç |
Artık ada bizimdi ver elini beachler, yollar, Aia Köyü... derken harika bir gezi oldu.
Şöyle ki;
Akşam belli bir saate gemiye dönmek gerektiği için önce bir plan yaptık. Mutkala görmek istediğimiz yerleri seçtik ve sadece oralara gittik. Tek kelime ile muhteşem bir gezi oldu; iki tane ayrı beachte yüzdük.
Kamari Plajı (Black Beach) |
black beach cafeleri |
atv bir ulaşım aracı olarak kullanılıyor |
Muhteşem denizde yüzdükten sonra; cafelerden birine oturduk, kekik kokulu köftesiyle nefis hamburger, patates kızartması yedik. Donkey Santorini biralarımızı da içip biraz dinlendikten sonra, Adanın en önemli mekanını görmek üzere yola çıktık; Oia Köyü.
Oia Köyü;
Bu köy internette gördüğünüz Santorini fotoğraflarının çekildiği yer olarak tanımlayabilirim. Adanın en uç tarafında bulunuyor ve dünyanın en güzel sun set manzarası seyredildiği yerlerden biri.
Aia Köy'ünde bir kaktüs meyvesi satıcısı |
Yine bir internet fenomeni fotoğraf, ben çektim:) |
Sunset, Oia, Santorini |
Santorini yazınca Google'da çıkan fotoğraflar Oia Köyü'ndendir. |
pembe begonviller; denedim, dalından tutmuyor. |
Çeşit çeşit insanı, kekik kolulu rüzgarı, üzüm bağları ve fıstık ağaçları, bütün evlerde pembe bembe begonvil çiçekleri, yolda giderken aniden
Aniden bir bulutun üstüne çıktık, ama asıl güzel olan buradaki duyduğumuz efsunlu kokuydu, ılık ılık kekik kokan bir rüzgar esiyordu. |
sizi bulutların üzerine çıkaran sürprizlerle dolu yolları, mavinin en güzel tonu denizi, mavi kubbeli irili ufaklı kiliseleri, Yunanistan'a özgü olarak dışarıda ve çok sayıda çanı olan kiliseleri, bembeyaz evleri, çivit mavisi boyalı kapı pencereleri, çeşit çeşit sanat galerileri ve hediyelik eşyalar satan dükkanları, mutlu insanları, kibar satıcıları, aniden karşınıza çıkan sanatçıları, muhteşem beachleri ve lezzetleri ile bu ada bir masal diyarı gibi..
Çivit Mavisi boyalı evler; güya bu mavi boyalı kapı ve pencereleri, sinekler deniz sandıkları için uzak duruyorlarmış. böyle bir şey duymuştum. |
Oia Köyü'nde sokakta karşımıza çıkan bir sanatçı |
Oia Köyü'nün merkezindeki büyük kilise. Biz oradayken bir zangoç çanları iplerle çekerek çalıyordu. |
Oia Köyü'nde sunset izlendi, dar sokaklarında dolaşıldı, dünya halklarına karışıldı, yendi içildi, ardından tekrar Thira şehrine dönüldü ve araç teslim edildi. Akşam üzeri teleferikle tekrar sahile inildi ve tenderler ile gemiye geri dönüldü... Maalesef Santorini bitti..
Gemiye geri dönerken tender kaptanının ayakları ile dümeni kullanması da ayrı bir 'inci caps' durumu oldu...
3. GÜN PİRE LİMANI (ATİNA) :
Akşam gemi yola çıktı, doğru Pire Limanı'na.
Limana sabah varılıyor.
Pire, Atina'ya yaklaşık 15-20 km uzaklığında küçük bir liman kasabası. Gemi, turun son günü burada duruyor. Böylece Atina ve Akropol'ü gezebilmek, tavernada Yunan lezzetlerini tatmak için de yeterli zaman oluyor.
Atina'yı başka bir yazıda anlatacağım için burada çok bahsetmiyorum.
Görüşmek üzere..
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Yorumlar
Yorum Gönder